12 Temmuz 2025 - 17:37
İmam Hüseyin’in Kıyamının Felsefesi: Zulme Karşı Adaletin ve İslami Değerlerin Direnişi

İmam Hüseyin’in (a.s) Kerbelâ kıyamı, İslam tarihinde sadece bir trajedi değil, aynı zamanda adalet, hakikat ve dini ıslah yolunda verilen onurlu bir mücadeledir. Bizzat İmam Hüseyin’in kendi sözleri ve vasiyetleri, bu hareketin temel amaçlarını net biçimde ortaya koymaktadır.

Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: İmam Hüseyin (a.s), Medine'den çıkarken kardeşi Muhammed bin Hanefiyye’ye yazdığı vasiyetnamede, kıyamının amacını şu sözlerle ifade etmiştir:
"Ben ne isyan için, ne kibir ve taşkınlık için, ne bozgunculuk ve zulüm için yola çıktım. Ben sadece ceddim Muhammed’in ümmetini ıslah etmek, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak ve dedem Muhammed ile babam Ali bin Ebu Talib’in yolunda yürümek için harekete geçtim."

Bu sözler, kıyamın temel hedeflerini şu şekilde ortaya koyar:

  • Peygamber’in dininin orijinal öğretilerini yeniden canlandırmak,

  • İslam topraklarında toplumsal ve ahlaki düzeni sağlamak,

  • Mazlum halkı güvence altına almak,

  • İslam’ın hükümlerinin uygulanmasını temin etmek.

Mekke’de verdiği bir başka önemli hutbesinde ise İmam, ulema ve toplum önderlerinin Emevî zulmü karşısındaki sessizliğini eleştirmiş ve kıyamının nedenini şöyle açıklamıştır:
"Allah'ım! Sen bilirsin ki bizim yaptıklarımız saltanat hırsı veya dünyevi servet arzusu ile değil; senin dininin alametlerini yeniden diriltmek, topraklarında ıslah gerçekleştirmek, mazlum kullarının emniyete kavuşmasını sağlamak ve farzlarını, sünnetlerini, hükümlerini hayata geçirmek içindir."

Bu hutbeye göre, kıyamın dört temel amacı öne çıkmaktadır:

  1. Hakiki İslam'ın göstergelerini canlandırmak,

  2. Toplumu düzeltmek ve ıslah etmek,

  3. Mazlumları güvenliğe kavuşturmak,

  4. İlahi hükümleri uygulamak.

Ayrıca, Beyza adlı menzilde yaptığı bir başka konuşmasında, Peygamber’in (s.a.a) şu hadisini naklederek halkı sorumluluğa davet etmiştir:
"Kim bir zalim yöneticiye karşı çıkmazsa —ki o kişi Allah’ın haramlarını çiğniyor, ahdini bozuyor, Peygamber’in sünnetine aykırı hareket ediyor ve halk üzerinde zulüm uyguluyorsa— Allah onu da o zalimle birlikte cezalandırır."

İmam Hüseyin (a.s) burada Emevîlerin:

  • Şeytana itaati benimsediğini,

  • İlahi emirleri terk ettiklerini,

  • Toplumda fesadı yaydıklarını,

  • Kamu mallarını zimmetlerine geçirdiklerini,

  • Allah’ın helalini haram, haramını helal ilan ettiklerini,
    belirtmiş ve bu gidişatı durdurmanın en ehil kişisi olduğunu vurgulamıştır.

İmam’ın bu ifadeleri, onun kıyamının sadece zalim bir yönetime karşı direniş değil, aynı zamanda İslam’ın özü olan emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker prensiplerinin uygulaması olduğunu göstermektedir. Bu amaçlar, Ehl-i Beyt imamlarının ondan sonraki nesiller tarafından da teyit edilmiştir.

Ziyaretlerde geçen ifadelerde de bu vurgu görülür:
"Şahitlik ederim ki sen namazı ikame ettin, zekâtı verdin, iyiliği emrettin, kötülükten sakındırdın…"
Bu cümleler, İmam Hüseyin’in kıyamının ilahi görevleri yerine getirme, toplumu haktan yana reforme etme ve adaleti tesis etme amacı taşıdığını ortaya koyar.

Yine başka bir sözünde şöyle buyurur:
"Hayır, asla size zayıfların teslimiyetiyle elimi uzatmam; köleler gibi kaçmam. Onurlu bir ölüm, zilletle yaşamaktan hayırlıdır."

Bu sözler de, İmam Hüseyin’in zilletten uzak bir yaşam anlayışını benimsediğini, zalimlere boyun eğmeyi kabul etmediğini ve kıyamının en yüce amaçlarından birinin izzetli yaşamak olduğunu gösterir.

Sonuç olarak; İmam Hüseyin’in kıyamı bir saltanat mücadelesi değil, ilahi değerlere dönüş, adaletin yeniden inşası ve İslam ümmetinin ahlaki kurtuluşu için başlatılan bir harekettir. Bugün dahi bu mesajlar, adalet ve hak mücadelesi veren tüm toplumlar için bir ilham kaynağıdır.

Kaynaklar :

  1. İbn Şube Harrânî, Tuhafü’l-Ukul, s.239.

  2. Allame Meclisî, Bihârü’l-Envâr, cilt 100, s.80-81.

  3. Muhammed Nimetü’s-Semâvî, es-Sevretü’l-Hüseyniyye, cilt 4, s.183.

  4. İbn Esam Kûfî, el-Fütûh, cilt 5, s.21.

  5. Harizmî, Maktelü’l-Hüseyn, cilt 1, s.273.

  6. Allame Meclisî, Bihârü’l-Envâr, cilt 44, s.329-330.

  7. İbn Şehrâşûb, Menâkıb-u Âl-i Ebî Tâlib, cilt 3, s.241.

  8. İbn Esam Kûfî, el-Fütûh, cilt 5, s.19.

  9. Harizmî, Maktelü’l-Hüseyn, cilt 1, s.270.

  10. Şeyh Kuleynî, el-Kâfî, cilt 4, s.578.
    11-29. İbn Kuluye, Seyyid İbn Tâvûs, Şeyh Tûsî ve Şeyh Abbas Kummî'nin Kâmilü’z-Ziyârât, Mefâtîhü’l-Cinân, İkbâlü’l-A’mâl gibi kitaplarından çeşitli ziyaret metinleri.

  11. Taberî, Târîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk, cilt 4, s.266.

  12. Belâzurî, Ensâbü’l-Eşrâf, cilt 2, s.78.
    32-35. Dînûrî, İbn Cevzî ve diğer tarihçilerden kıyamla ilgili rivayetler.

  13. İbn Esam, el-Fütûh, cilt 5, s.81-82.

  14. Harizmî, Maktelü’l-Hüseyn, cilt 1, s.335.
    38-43. Meclisî, Taberî ve İbn Kesîr gibi kaynaklarda yer alan İmam’ın “Zilletle yaşamaktansa izzetle ölüm” vurgusu.

Ekler

yorumunuz

You are replying to: .
captcha